Merhaba,

Arama motorlarının derinliklerinde birçok blog yazarı var Bozcaada hakkında yazan.
İstedim ki onları bir yerde toplayayım, www.bozcaada.info sitesinden alacağım güçle onları hedef ziyaretçilere daha görünür, tecrübelerini daha paylaşılır kılayım.
Elbette eksik henüz. Ama sizlerin de yardımıyla Bozcaada üzerine yazıları olan blogları buraya eklemeye devam edeceğim.
Bozcaada ile ilgili varsa sizin veya bildiğiniz bir bloğu eklemek için BLOG EKLE bölümünden yararlanabilirsiniz.

Çarşamba, Ekim 31, 2007

RETROSPEKTİF




Bozcaada Güncesi


Öncelikle yol. Ankara’dan Bozcaada’ya arabayla gitmek için 2 alternatif var; Ankara-Bursa-Balıkesir-Edremit ya da Ankara-Bursa-Çanakale. Giderken ilk rotayı izledim. Bu rota diğerinden 20 km. daha uzun: 760km. Sabah 7:20 gibi çıkıldığında normal bir süratle 17:20 gibi Geyikli iskelesinde olunuyor. Dönerken kuzeydeki ikinci rotayı izledim. Biraz daha uzun olmasına rağmen Bandırma civarında yol bozuk olduğu için süre olarak çok bir şey farketmiyor. Bu ikinci rotadaki manzara belki biraz daha güzel. Her iki alternatifte de çekici sapaklar var.

.......................
Her durumda 10 saat uzun bir yolculuk. Benim önerim bunu örneğin Kaz Dağları’nda da konaklayarak bölümler halinde gerçekleştirmek. Bir haftanın yarısını Adatepe’de, kalanını Bozcaada da geçirmek mükemmel bir tatil planı gibi görünüyor
....................................
Polente Feneri ve Rüzgar Santrali Adanın batı ucundaki Polente Feneri ve Rüzgar Santrali mutlaka görülmesi gerekli yerlerden.
.......................
Ayazma Plajı - Vahit’in Yeri
Ayazma adanın en ünlü plajı. Yazları çok kalabalık oluyormuş ama sonbaharda uzun, boş, sevimli, ince kumlu bir plajdı işte. ..................
Cafeler/Barlar

Polente Cafe
Bozcaada’da kasabanın içinde en sevdiğim cafe. Gece, gündüz süper müzikler, makul hizmet, sevimli bir müşteri topluluğu.. İnsan daha ne ister ki.

Barali Kalenin arkasında, küçük, son derece sevimli bir bar. Özellikle akşamları keyfine doyum olmuyor. Deniz kıyısında, güzel müzik eşliğinde, ışıklandırılmış kalenin suya vuran yansımalarını izleyerek adanın şaraplarını tadabilirsiniz.
Martı Cafe Barali’nin komşusu. Gitmedim ama iyi bir ünü var. Ayrıca manzara da doğal olarak aynı…
Ada Cafe
Ada Cafe de gitmediğim ama ününü duyduğum, dışardan beğendiğim bir mekan. Börekleri ile ünlü.. .........................

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

OZBORN'DAN MERHABA



Tenedos...


Bu yaz gönlüm egede kaldı... Arkamızdan beyaz köpükler çıkara çıkara mavilikte yol alırken uğradığımız beyaz binalı mavi domlu kiliseli adalara aşık oldum. Bir adacı olduğumu anladım... Geldim memlekete duramadım adasız... İki hafta önce yol aldım Tenedos'a
...
.......................
Bir mimar ve kentsel tasarımcı olarak adaya ayak basarbasmaz buldum gördüm eksikleri... Dedim ya denize küs, dışa kapalı, içte yaşamayı sever bir toplumuz. Adalıda olsak aynıyız... Yeri geldiğinde Akdenizliyiz deriz ama o kıpırtı o canlılık yoktur bizde... Komşunun adalarından sonra arıyor insan ister istemez daha canlı renkler, daha bir dışa dönüklülük
...
..............................
Ada yaşamı zordur.
Aynı anda hem varlığı hem yokluğu hissedersiniz... El uzatsanız değecekmişsiniz uzaklıktaki ana karayı izlersiniz uzaktan... Dört tarafınınız denizle çevrilidir, gitmekte hem özgürsünüzdür hem değil... Sabrı öğretir ada yaşamı... Beklemeyi... Kavuşmayı... Ama ana karadakilerden daha farklı bir şeyide öğrenirsiniz, tarifi kolay olmayan 'adalı olmayı' .....................................
Işığın tanrısı Apollo, yıllar önce ada halkına, kılıç kullanmaktan vazgeçmelerini emreder.“görelim” diye düşünür Apollo,” barış içinde yaşayabilecekler mi”
Ve oğlu Tenée’ye “sen bu ada’nın başına geçeceksin” der.Ve asla korkmayacaksın, kırmızı soylu kanın dökülmedikçe... Ekmeğini, zeytinini, bal ve peynirini al; Ve bırak koyu şarap kalbini yatıştırsın. Fakat ada’nın kılıcı, mızrağı, ok ve yayı öğrenmesine izin verme !
..........................

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

Çarşamba, Ekim 10, 2007

"YOL'CU"





"Zamanın içindeki yolculuk ve keşiflerim"


................................
Buradan çıkınca yolculuk çok uzun sürmedi. Çünkü bu kez yönüm Bozcaada'ydı. AKşam olmadan vardım "Ada Kamping"e. Yerime yerleştim, düzenimi kurdum. Bir hafta kadar sıkı bir "kamp yaşamı" sürdürdüm. Sabah kalkıp koşuyor, denize giriyor, akşamları güneşlenip yüzüyor, gün içinde de biriktirdiklerimi okuyup yazıyordum. Bu sırada kamp "turizm sezonu" olması nedeniyle kalabalıktı. Ama onlarla bir bağım ve ilişkim olmadan geçti günler.

Arada "adaya" (yani adanın merkezine) indiğimde internete girip, kamptan yapamadığım telefonlarımı ediyor, alış veriş yapıyor ve adanın güzelliklerini yaşamayı sürdürüyordum. Bu arada yeni güzel insanlar tanımaya da devam ediyordum.

Yola çıkma gününden bir gün önce geleneksel "Bozcaada Kamp"larına gelen Türkiye Yeşilleri ile yalnız bir gün akşama kadra birlikte olabildim..................................

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN


"YOL'CU"nun yolculuğu sürüyor...

........................
Turun ilk molası "Bozcaada"ydı.Bozcaada'da "ütopya ve ütopyalarımız" üzerine konuştuk ilkin. Çok güzel ve hoş insanlarla. Orada olmayanlar çok şey kaçırdılar. Tıpkı Bozcaada'dan haberdar olmayan ve oraya hiç gitmeyenler gibi. Orası günün birinde gerçekten bir "küçük dünya" olacak. Ya da ona isterseniz "ütopya"nın tanımındaki "yok ülke" diyelim. Tıpkı ütopyalarımız ve ütopyalarımızda anlattıklarımız gibi gerçek...
Bu sırra ermek isteyenler orayı ve bizi izlemeliler.
.........................................................

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

Salı, Ekim 09, 2007

ÖZGÜRADA17

tenedostan düşlere

-I-

bir mavi beni bulan
uçsuz bucaksız
ve sonsuz bir mavi
yorgun bedenime kucak açan
onu yeniden yoğurup
şekillendiren

umudun tuzuyla
yaralarını saran
bir mavi...

mavinin düşleri artık
bütün beyin hücrelerime dolan
mavinin elleri
ellerimde
mavinin gözleri
gözlerimin elası içerisinde
içimde yitik bir kent
istanbul
bir yarımın kaldığı
sokaklarımda dövüştüğüm
galata’sında çakır keyif olduğum
aşkımı

boğazın sularına sunduğum
yitik bir kent...

şimdi huzurluyum
düşlerim var istanbul’dan geriye
bir de tenedos
düşlerimi yeniden bana veren
denizin coşkusu
mitolojik aşklar
ve ben...

-II-


denize vuruyorum kendimi
tam gaz ileri kaptan
tam gaz ileri
durmak olmaz
vuralım açık denizlere
egeden uzanalım
akdenize
akdenizden
okyanuslara
geride kalsın kederler
tam gaz ileri kaptan
tam gaz ileri
bu maviden başkası olmasın
yaşasın düşlerde
yaşamasın kederler
yorgun bedeni
yaşam bulsun...


GÜNCEDEN NOTLAR : Bu gün iki arkadaşımın şarap fabrikasında çalıştığını öğrendim; sevindim. Zaten sola meyilliydiler ve şimdi şarap atölyesinde işçiler. Öyle ki onlarla bazı şeyleri paylaşmam daha kolay olacak.................................
........................
kendi sularımdayım
tenedos’ta
thenes’in şehrinde
göçmen kuş misali
doğduğum kentte konaklıyorum
yeni kavgalara bilenmek için
yeni sevdalara koşmak için
yeni bir insan olarak
yeni yaşamı keşfetmek için...

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

BİRİNCİ TEKİR ŞAHIS


hüzünlü bir dizi

Bu yaz Bozcaada' da konusu adada geçen bir dizi yazmaya heves etmiştim.
Konusunu da şöyle kabaca düşünmüştüm... Dönünce bir dizi fragmanından gördüklerimle şok oldum.

Adada çekilmişti bu dizi... Bu akşam ilk bölümünü izlediğim " Sessiz Gemiler" kalbimi iki kere burktu. Hem adada geçiyordu, hem de konusu pek hüzünlüydü... Karısını kaybeden, çocuklarının vefasızlıklarıyla baş etmeye çalışan bir baba...

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

Cuma, Ekim 05, 2007

BLOG EKLE


BLOG EKLE

Alt taraftaki "yorum"a tıklayarak ya da bozcaada1717(at)gmail.com adresine mail atarak eklenmesini istediğiniz bloğu ve ilgili yazıyı bildirebilirsiniz. Yazı en kısa zamanda eklenecektir.

Teşekkürler.

CHATLAK


şımarık venüs gibidir tenedos
Biz mi çıkamadık İstanbul'dan yoksa o mu bırakmadı bizi bilemem lakin Bozcaada seferimiz için memleketten ayrılışımız tam tamına 3 saat sürdü. Su olduk, ateş olduk, meclis'te ufuk olduk, tam şehr-i İstanbul'dan terki diyar ederken Sebahat Tuncel konvoyunda beyaz bir güvercin olduk kısaca............................................
................Bozcaada'ya varma konusunda ki ısrarımızı anlayın artık. Neyse ki feribota binince tüm tasa, keder ve aksilikler berimize kaldı. Kollarını açmış bizi bekliyordu o şapşal aşık. Önce kamp alanımıza yerleştik, çadırımızı kurduk, sırtımızda taşıdığımız bisikletlerimizi salıverdik çayıra çimene özgür özgür dolaşsınlar diye. İlk gün Ayazma koyu'nda, diğer günler tüm koylarda serinledik. Akşam balıklar, salatalar, şaraplar peşi sıra..............................
......................İnsan yüreği boş gelmeli sanırım ada'ya. Ada başka aşklara müptela olanı sevmez, şımarık bir Venüs gibidir up-uzakta olan.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

MUTLU KIRBAŞ


İlk gidişim değildi Bozcaada'ya, çocukluğum oralarda geçti, deniz ile ilk orada tanıştım, ilk defa simidimi çıkartıp yüzmesini Seyfettin abimden öğrendim, Bedriye ablam ile sokaklarında oynadım, rum asıllı teyzemin yaptığı yılan balığı çorbasını ilk orada içtim, denizden çıkarttığım deniz kestaneleri ilk orada elime battı ve ilk orada tattım etinin tadını................................
.....................................Dün akşam, TALAY şarap fabrikasının satış mağazasından bir şişe kırmızı şarap kaptım, atladım arabaya, hani rüzgar gülleri vardı ya, temiz enerji üreten, kendi elektriğini kendi üretip fazlasını Çanakkale ile paylaşan. İşte onların yanındaydım dün akşam, bir grup Harley Davidson fanatikleri ve yaşlısı genci Bozcaada turistleriyle birlikte, güneşin batışını izledim. Gece olduğunda ise gözlerime uyku girmedi, dedim ya, o'nu ilk defa gördüm, bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan................................


YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

GÜNLÜKHAYAT DAILY LIFE


Bozcaada Gezisinden
Haftasonu Bozcaada'ya Yalova üzerinden Geyikli'ye geçip tarife dışı konmuş vapur ile adaya geçtim, dönüşü ise Gelibolu üzerinden yapip Abide, tabyalar, şehitlikleri ziyaret edip Istanbul'a geldim.
Zafer bayrami nedeni ile inanilmaz bir kalabalik adanin dar yollarinda bekleyen arabalarin arasindan tepedeki pansiyona vardik. Yollar arnavut kaldirimi guzel dosenmis, sokaklarda sarap kokusu var, yolun ortasindan incecikten uzum suyu akiyor Ataol sarapevinin yanindan........
.....................................Camlibag, Ataol, Talay, Corvus vb bir cok saraphane var. Uzum baglarinin kimisi cok bakimli kimisi siradan. Karalahna, Kuntra, Merlot vs bircok sarap turu var.........
.................1956'da adaya Sinop'dan gelmis asil meslegi balikcilik olan elleri toprakla hasir nesir olmaktan parmaklari ile tirnaklari artik birlesmis traktorun uzerindeki adam dertli; 40 kuruşa kilosunu satiyorum uzumun saraphaneye, para da ne zaman gelirse................
..............................7-8 Eylul de bagbozumu senlikleri olacak adada. Adada en onemli gelir kaynagi pansiyon ve restaurant isletmeciligi. '74 de adadan ayrilmis olan Dimitris dede evini bagini o zamanki kadin belediye baskanina satmis ve Avustralya'ya kizlarinin yanina yerlesmis,........
..............................Susuzluk, kuraklik, issizlik, erozyona ugrayan degerler... Ulkenin hepsinde benzeri sorunlar var. Batisi da Dogusu da Kuzeyi de Guneyi de ortak sorun altinda eziliyoruz, benim uykularim kaciyor, acaba bizden oylari talep edenler ne dusunuyorlar?

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

BİLGEONUR


Bozcaada; üzümü, denizi, güneşi, şarabı ve kargaları...

Efsane'de Tanrı, Bozcaada'yı insan daha uzun ömürlü olsun diye yaratmış...ama Ada'nın yerlisi kargalar olmuş...

Ve ne demiş Henry Ward Beecher: "Eğer insanoğlunun kanatları ve simsiyah tüyleri olsaydı, çok azı karga olabilecek kadar zeki olurdu..."

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN diyorum hep ama bu kısa yazıyı kesip biçmeye kıyamadım. Orijinali için lütfen bir tık.

HEPSİNDEN BİRAZ


Bozcaada'dan sabahin 4'u gibi abuk bi saatte olsa da dondum sonunda. Arkadaslar hepinize surdan basbas bagirmak isterim ki Bozcaada baya bi kesfedilmis artik. Insan kayniyor her taraf, deli gibi kalabalik...Giderken Geyikli'de 3 saat feribot beklemek zorunda kalacak kadar kalabalik. Hala huzur ve mutluluk mekani olma ozelligini koruyor olmasina ragmen gelecek yillar adina supheliyim acikcasi. Minicik adanin minicik sokaklarinda trafik sikisligi yasaniyor resmen yaa, inanilir gibi degil. ....................................
................................Bozcaada'ya gideniniz varsa bilir, orasi salas ve gevsek bi yerdir. Tatilde her seyin en luksunu arayan ve maksimum hizmet bekleyen biriyseniz - ki en dogal hakkiniz- Bozcaada size gore degil. Tahta masalar ve tahta sandalyelerde yemek yiyeceksiniz orada, belki garsona uc kez tekrarlamak zorunda kalacaksiniz siparisinizi...Vahit'in yerinde o kadar lezzetli olacak ki midye dolma, "yok abi kalmadi" dendiginde kapris yapmayacaksiniz, "yarin yeriz be n'olcak" diyeceksiniz...Ben acikcasi oyle yapmayi Bozcaada'da ogrendim diyebilirim ya da Bozcaada'yi sevmek icin oyle yapmak gerekiyor. Bi sevdiniz mi zaten, aklinizdan dusmuyor ada...

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

YAŞAMIMM

Aynı gün Çanakkale-Truva-Bozcaada-Ayazma 01-07-07

Sabah erkenden kalkıp önceki gün tadı damağımızda kalan simit-peynir-çay ve fonda deniz birlikteliğini tekrar yaşamak ve Tekine de yaşatmak için meydanımıza gidiyoruz.
Kahvaltıdan sonra filmdeki atın yanına gidip bir kaç kare fotoğraf çekip, biraz da sahilde yürüyüp Truvaya doğru yola çıkıyoruz. ........................
................Truvalıları, mitolojiyi, tarihi, eskileri ardımızda bırakıp 11 deki Bozcaada vapuruna doğru yollanıyoruz. Erken kalktığımız için Ekin uyuyor daha biz vapura binmeden. Pazar ve yaz olduğundan saat 11 de kalkması gereken vapur 15 dakika erken kalkıyor sanki biranönce bizi Bozcaadaya ulaştırmak ister gibi. Tek arabada kızının başında beklerken biz yukarıya çıkıyoruz ve kendimizi denize, denizden esen mis gibi rüzgara teslim ediyoruz.....................
........................Nefis bir akşam yemeğinden sonra geceyi fazla uzatamıyorum çünkü hem akşamların bu derece soğuk olabileceğini beklemediğimden dondum hem de şarabı içince uykum geldi. Ekini uyutayım diye içeri girdiğim anda uyuyacağımı biliyordum sanırım.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

IS THERE ANYONE TRAVELLING


2006'nın yazıydı, sıcaktı, okul sonrasıydı..Mutlak surette bir yerlere kaçılmalıydı. Tabi hem öğrenci bütçeleri hem de popülerden uzak olma isteği nihayetinde bizleri Bozcaada ile buluşturdu. Yine bir TAYFA gezisi olacaktı, önceden gidip tecrübe etmişlerimiz vardı, tanıdık edinmişlerimiz dahi vardı................
....................Sabahın bilmemkaçıncı ışıklarıyla beraber Geyikli İskelesi'ne vardık. Ordan vapurla karşıya biricik adamıza geçecektik. Karşıdan görünen haliyle ada bizi fazla cezbetmemiş olacak ki "bu mu lan ada, dımdızlak biyer" nidalarıyla vapura bindik. Tertemiz bir deniz, mükemmel bi hava, kıpır kıpır gençler, vapurdaki güzelim çıtır insanlar; kısacası tam bir tatil havası vardı ve keyifler doruktaydı....................
.................................Velhasıl adadan kontağımızın olmasının verdiği gurur ve başıdiklikle amaçsızca yolunu arayan insan grubunun arasından sıyrılarak hedefimize yöneldik: Adahan Pansiyon. Yürüdükçe eski Türk-Rum evlerini ve mahallelerini görmeye başladık; ada kızımız elbisesinin bir askısını şimdiden indirip bize güzelliklerini sunmuştu bile............
.........................Karınları doyurduktan sonra adanın orasını burasını eşelemeye başladık; fakat kafamızda adaya gelme sebeplerimizin en önemlilerinden de olan şarap tadım festivali vardı. Hakkında çok fazla bir bilgimiz yoktu; ancak bedavaya şişelerce şarap tadabileceğimizi duymuştuk Saatler saatleri kovaladı ve hava kararmaya başladığında bizler Şarap Tadım Alanındaydık. İnsanlar yavaş yavaş alana gelmeye başlıyordu ve kafamızda olası şenliğin ilk çanları çalmaya başlamıştı.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

POLENTE GEZEGENİ

bozcaada'ya gidememek...
Şimdi Ada'da olmak vardı anasını satıyım, her şey hazırdı.
Biletler, otel rezervasyonu, işten alınmış izin.
Soğutulmuş Corvus bile...........................
...............................
Ben ne yaptım, bir güzel yaz günümü daha bu masada çar çur ettim, ne için? Belki bir ara tatile gidebilme ihtimali için.
Bu hayat bu şekilde harcanmak için yeterince uzun değil.

Bugün mutlu değilim.
Hiçbir şey yapasım yok.
Onunla bile birlikte olmak istemiyorum.
Pufff....

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

SO MANY FACES OF US


Gemilerde oldugu gibi eger adalar da he/she olarak seslenecek olsak ben bozcaadaya she olarak seslenirdim.
Arnavut kaldirimli dar sokaklari üzerindeki elbisesi, muhteşem denizi gözlerinin turquaz maviliği, mavi kapılı rum evleri sanki gozlerinin boyasıdır.. Kumunun beyazliği ten rengi, üzümleri de bukleli saçlarıdır..................................
.....................................Kaldığımız otelin adı Bağbadem. Merkeze 3-4 KM mesefade ama tamamen doğanın içinde, domatesini, salatasını hatta balkabağını bile kendi yetiştiren bir butik otel. Gecelik oda fiyatı 60 YTL ve buna missss gibi bir kahvaltı da dahil........................
........................................Akşam yemeği için Sahil Restaurant'tayız. Menümüzde midye dolma, tereyağlı karides, ahtapot ızgara, deniz börülcesi ve yeşil salata var.. Penir, kavun ve rakıyı da unutmamalı................................
......................Ssu buzzzzzzzz. Koşarak atlamadığınız sürece suya tüm vucudunuzla girme süreniz 2-12 dk arasında değişebilecek kadar soğuk bir su.. Sanırım bu kadar temiz kalma sebebi de suyunun soğuk olması..

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

ALL ABOUT FRESH FRUITS


Bozcaada'da alıcı bulamayan 500 ton üzüm çürümeye bırakıldı

Çanakkale'nin Bozcaada ilçesinde üretilen 3 bin ton şaraplık üzümden 500 tonu alıcı olmadığı için bağlarda çürümeye terk edildi. Üzüm üreticileri, sıkıntının, alkollü olduğu için şaraba sıcak bakmayan hükümet politikasından kaynaklandığını ileri sürdü.Hükümetin şaraba 2005 yılında yüksek oranda ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) getirmesiyle merdivenaltı üretim yaygınlaştı......
.............................Bandrol yapıştırılan şaraba yüksek oranda ÖTV eklenince fiyatlarda yüzde yüz oranında artış yaşandı. Piyasada 2.5 YTL'ye satılan bir şişe şarabın fiyatı 6 YTL'ye yükseldi. Merdivenaltı şarapçıları ellerindeki bandrolsüz şarap stoklarını tüketebilmenin derdine düştü. Azalan satışlar nedeniyle şarap üreticileri üzüm alımını durdurdu. Bu durumdan en çok üzüm üreticisi etkilendi. Bağcılığın en önemli merkezlerinden Bozcaada'daki şarap ve üzüm üreticileri zor duruma düştü.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

ÇİZGİLİ PİJAMA


Bu seneki bagbozumu festivalinde bende vardim :) ilk kez gittigim Bozcaada'yi cok begendim. Kimler tarafindan yapildigi bilinmeyen, en son Fatih Sultan Mehmet'in restore ettigi kaleyi gezdim........
.............Sokak aralarinda gezdim, evlerde uzum pekmezi yapilisini izledim. Sarap fabrikasinda gelen uzumlerin nasil tartilip,sapindan ayrildigini ve nasil sarap yaildigini gordum........
...........domates ve gelincik receli aldim. Bol bol balik yedim. Ada cafe de gelincik surubu ictim. Birkac fotografida sizinle paylasmak istedim. Gitmeyenler mutlaka Bozcaada'ya birkac gun ayirsinlar tatillerinde...

YAZININ TAMAMINI OKUMAK VE FOTOGRAFLAR İÇİN BİR TIK LÜTFEN

ETERNAL SUNSHINE


Şehir üstünüze üstünüze mi geliyor, çok mu bunaldınız, kafa mı dinlemek istiyorsunuz, o zaman eşsiz koyları ve inanılmaz sokaklarıyla işte Bozcaada.... ..............
..................Arnavut kaldırım dar sokaklarını ile, her camdan, her evden sarkan çiçekleri ile, insanlarla uyumlu kediler ve köpekleri ile, çay bahçeleri, balık restoranları, kale ve iskelenin yer aldığı avuç içi kadar merkezi ile, eşsiz berrak sularda yüzebilecek koyları ile yaşayarak öğrendim adayı; daha doğrusu öğrendik:)))
Bir tatilin en mühim yanlarından biri de; ki bilen bilir; yürekten ve sizden birileri ile geçirmektir yılın en beklenen zamanlarını. Bozcaada'nın keyif aldığım noktalarından biri de bu oldu benim için. Ada keyfini çok şanslıyım ki ikiye katlayabildim!!! .......................
................................Herşeye ve herkese rağmen hayattan keyif almak istiyorsanız; sıkılmadan sakin ve huzur içinde gezmek, eğlenmek istiyorsanız; doyasıya fotoğraf çekip o sokak senin bu sokak benim keşfe çıkmak istiyorsanız, hayvanları seviyorsanız ve yemeklerinizi paylaşabilirseniz; hergün aynı çay bahçesinde ama farklı tatlarda hatta rüzgar çanlarının sesleri içinde bulmaca çözerek, maç seyrederek, tavla oynayıp kavga ederek akşamlar geçirebilecekseniz, şarabı, balığı seviyorsanız mutlaka gidin benden tavsiye.......

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

BALIKADAMLAR BLOG


Gökçeada ve Bozcaada:

Her iki adaya da düzenli feribot seferleri yapılmaktadır. Gökçeada'da dalış okulu olmadığından, çevre illerdeki dalış okullarına başvurulmalıdır.....Mermer Burnu, Tuz Burnu'nun güney sahilleri serbest dalıcılık için uygundur. Çanak limanı, Bakla Taşı ve Pınar Dere Gökçeada'nın diğer dalınabilir noktalardır. Pek çok turistik aktivitenin yeraldığı Bozcaada'da dalış okulu da bulunmaktadır. Bozcaada kıyıları keşfedilmeye hazır pek çok dalış noktalarına sahiptir.........

........... Canak harbour, Bakla Tasi, Pinar Dere Mermer Cape, and the south of Tuz cape are good points for diving. There is a diving school in Bozcaada, with good tourist facilities, and its waters have interesting plant life and sea creatures.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

MAİ


27.8.07
bozcaada

polente fenerinde danseden bir avuç çocuk...

belki çoktan büyümüşlerdi de,bilmem,çocuktuk ama ay tepede fonunu oluştururken anlatılmaz bir gecenin.

bozcaada dediğin kurak,savruk toprak kendi başına

üç-beş gönüldaşla efsane oluyor ama...

anı,en eli tutulasıcasından

pinhani-beni al

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

PUCCA MUJ


Tanri, insanlarin uzun omurlu olmalari icin bozcaada'yi yaratmis"demis ..Herodot
Adanın beni kendine bu 2.çekişi,4 gün gibi kısa bir tatil zevkini bozcadada yaşamanın ne demek olduğunu sanırım bu tatlı adacığı ziyaret eden iyi bilecektir.Adanın merkezine uzak bir pansiyonda ,rüzgarın ağaçlara,başaklara değişindeki o güzel seslerini dinleyerek kahvaltı yapmak ki ; Bağbadem'e (http://www.bagbadem.com/)özel o muhteşem ziyafet unutulmazdı.............
..........................................................Adanın şaraplarından biz Çamlıbağ'dan Mistel ve kuntra'yı tercih ettik.........
..................Ayazma'nın Plajındaydık günün diğer kısımlarında,anlatılamaz soğuuuk bir denizi olduğunuancak yaşayarak anlayabilirsiniz.Ben Şelale suyundan bile soğuk diyorum..nefesinizi tuta tuta girebiliorsunuz ancak

YAZININ TAMAMINI OKUMAK ve FOTOLAR İÇİN BİR TIK LÜTFEN

ACEMİ AŞÇI



Bozcaada güzellikleri
2002 Eylül sonu, Ankara'daki sergimin açılışının hemen ardından gitmiştim Bozcaadaya.
Daha gitmeden, nasıl olduğunu bilmeden bile çok seveceğimi, çok etkileneceğimi biliyordum. Hatta neredeyse emindim.O sıralar Yaşar Kemal'in (hala 4.sünü tamamlayamadığı ) "Bir ada hikayesi dörtlemesi" ni okumuştum ve ciddi bir biçimde kitabın etkisi altındaydım. Nedense, kitaptaki adanın Bozcaada'dan esinlenerek oluşturulduğunu hissediyordum. (Böyle de takıntılarım vardır benim:)............................
............................Önceden Yeşilyurt köyünde tadına bakıp da, bayıldığım domates reçelinin, yalnız bu adada yapıldığını öğrenince çok şaşırmıştım. Bu geleneksel Rum lezzetini günümüzde sadece Bozcaada'da çok az sayıda kalan Rumlar yaşatıyormuş.
Tesadüfen onlardan biriyle tanışmıştım Bozcaada'da: Sevgili Madam Afro..
Eski Şarap fabrikasının yanındaki -soluklanmak için gittiğimiz-küçük kır kahvesini işletiyordu.
Minik kedisi hemen kucağıma çıkıp, şerçe parmağımı emmeye başlamıştı:)
Tanıştığımız andan itibaren Madam Afro ile aramızda çok garip bir bağ oluştu. Sanki birbirimizi çok uzun zamandır tanırmış gibi- tanımlanamaz...
Bozcaada'da her gün, onun yanındaydım. Çok sevdiğimi öğrenince:
Hazırlarını alma sakın, glikoz koyarlar. Yarın buranın pazarı var git domates al da, ben sana yapmayı öğretirim" dedi.........................
........................Hesapladım; beş yıl olmuş kalbimi bıraktığım o huzur dolu adaya gitmeyeli. Oysa "seneye buradayım" demiştim ona................................
..............Gelişimi haber vermedim, sürpriz yaptım bu yıl. Kır kahvesinde birbirimize sarılıp, uzunca bir zaman ayrılamadık..
"Yunanistan'dan kendi kızım gelse bu kadar sevinirdim ancak" dedi. "Hep fotoğraflarımıza baktım durdum"

YAZININ TAMAMINI OKUMAK ve FOTOLAR İÇİN BİR TIK LÜTFEN

GAMZE TÜYSÜZ.SPACES


Cuma sabah 7 de yola çıkıp Bozcaada'ya gittik. Pazar gecesi kalbimi Bozcaada'da bırakıp İstanbul'a geri döndüm:( Vakit bulunca uzun uzun yazmak istiyorum, her ne kadar Bozcaadalılar bana kızacak olsa da!:) Bozcaada o kadar doğal ve güzel bir yer ki, Bozcaadalılar kıyamıyor adanın kalabalıklaşıp, bozulmasına..............
.......................Bozcaada enfes bir yer ama gece hayatı seven insanlar beklentilerini düşük tutmalılar. Bozcaada stres atmak, kitap okumak, denize girmek, balık yemek, şarap içmek için yaratılmış bir yer :) Sakin ve sessiz...Bozcaada'nın denizi BUZZZZZ gibi! Normalde denizde çok uzun süre kalırım ya da sürekli serinlemek için denize girer çıkarım ama burada soğuktan ayaklarınızı hissetmiyorsunuz. Bozcaaada ile ilgil tek sevemediğim konu da bu oldu maalesef ki benim gibi denizi çok seven biri için biraz üzücü bir durum:(
Adada yapılacak en güzel aktivitelerden biri gün batımını seyretmek. Bunun için en uygun yer, Polente Feneri ama Rüzgar enerji Santralinin buraya kurulmuş olması nedeniyle içeriye girmek mümkün olmuyor. Ben şanslı olduğum için girmeyi başardım tabi :) .....................
.............................Konaklama için bağ evlerini ya da ilginç olması için pansiyona çevrilmiş bir Rum Evinde kalmayı tercih edebilirsiniz. Ev pansiyonlarda ortak tuvalet banyo kullanılıyor tabi. Ben 2 haftadır Armagrandi diye bir otelde kalıyorum. Polat otellerinin sahibi, 120 yıllık bir şarap fabrikasını otele çevirmiş. Otelin bu yaz 2. senesi. Otel otel bir yer arıyorsanız burayı tavsiye ederim...........................Geleneksel bağbozumu şenlikleri 26-27 Temmuz tarihlerinde yapılıyormuş. Yani haftaya...Geçtiğimiz hafta sonu, Kara Kuvvetleri Yelken yarışı nedeniyle 65'e yakın tekne adaya gelmişti.
Yaklaşık 300 kişilik yelken ekiplerileri de adadaydı tabi. Çok eğlenceli bir kalabalık vardı .............
............................Şimdilik bu kadar yazıbiliyorum. Ulaşım, konaklama listesi, feribot seferleri gibi bilgiler için http://www.bozcaada.info/ana.html adresini ziyaret edebilirsiniz. ayrıca Haluk Şahin'in Bozcaada Kitabını da okuyabilirisniz.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK ve FOTOLAR İÇİN BİR TIK LÜTFEN

Pİ-NİK KUŞ


Hamileliğimin ilk zamanları yaza ve yoğun iş dönemine geldiğinden sadece 3 günlük mide bulantılı bir Bozcaada dinlencesinden bu yana 1,5 senedir gerçekten rahat bir tatil yapmamıştım..yaz başı yaptığımız Gelibolu tatili ise Erin ile ilk tatil olması dolayısı ile biraz gergin geçmişti.. Alpay bana “hadi kamplı bir Bozcaada yapalım bu sene de bizi bekler ada ” dediğinde Erin ile nasıl olabileceğini hiç hayal edememiş ama yine de ” hadi o zaman olmadı Gelibolu’ya döneriz” dedim.. Gelibolu’ya dönmedik................
................Adaya geçtip Yiğit ve Nevin ile merkezde her zaman yemek yediğimiz yerde buluştuk, öğlen yemeklerimizden sonra kampımızı attığımız Güler ada pansiyona yol aldık.Güler ada üzüm bağları içerisinde bungalovların olduğu - bungalov dediği küçük tahta evler lüks değil ancak tuvaleti kliması mutfağı mevcut- küçük bir pansiyon ama biz bağların içersine kamp atmayı tercih ettik hep bugüne kadar, sabah uyanıp bağdan üzümü kopartıp yemek çok daha keyifli :) hem çadırda odalarda olan böceklerden olma ihtimali yok…...............
................Cumartesi günü rüzgar güllerinin oraya gün batımına gittik.. Erin’in türbinlere bakışı çok komikti.. kafayı döndürüp döndürüp baktı :)) gün batımında biraz üzüm biraz peynir biraz şarap ile keyiflendik....................
..................Erin dönüş yolunda 1 saat uyuyunca 3,5 saat yine çok zor geçti bir de eve gelip dipfriz şokunu atlatmak biraz zaman aldı.. ama hepsi geçince yine yüzümüz gülmeye ve tatlı ada rüzgarını teneffüs etmeye devam ettik..

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN BİR TIK LÜTFEN

KITCHEN O'CLOCK

BOZCAADA ( LEUKOPHRYS / TENEDOS )


İnanılmaz keyif aldığım küçücük bir seyahat gerçekleştirdik bugün Bozcaada'ya...Şu an kolumu kaldıracak halim olmamasına rağmen Bozcaada'da çektiğim birkaç kareyi sizlerle paylaşmadan da edemedim...Gerçekten görülesi bir yer................
............................Denizlerin Efendisi Poseidon’un kimbilir kaç çocuğundan biri, Kyknos adında bir kralmış. Onun da Tenes adında b
ir oğlu varmış. Tenes’in annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Fakat üvey ana bu ya; Tenes’e iftira etmiş! Üstelik kendisine yalancı tanık olarak birde kavalcı bulmuş. Kral Kyknos bu iftiraya kanmış ve oğlunu bir sandığa koyarak denize attırmış. Sandık yüze yüze gitmiş, boğazdan geçerek Leukophrys Adası’nın sahiline vurmuş. Tenes burada sandıktan çıkmış, adaya yerleşmiş ve ünlü coğrafyacı Strabon’a göre bazılarının Kalydna dediği Leukophrys Adası’nın ismini “Tenes’in Adası” anlamına gelen Tenedos olarak değiştirmiş..............
.............
Yazımın başında dediğim
gibi, mutlaka gidilesi ve görülesi bir yer...Sizce de öyle değil mi?..

YAZININ TAMAMINI OKUMAK VE GÜZEL FOTOLARI İZLEMEK İÇİN BİR TIK LÜTFEN


PINAR'IN BLOĞU

önceki hafta izmirden teyzem gelmişti torunuyla birlikte. o gelmişken bozcaadaya gidelim dedik. ama 3 çocukla gidince nasıl gezilebilir ki. baştan bunu göze alarak gittik tabi. fazla bir yer göremeyeceğimizi biliyorduk ve de düşündüğümüz gibi fazla bir yer göremedik. iskeleden çok fazla uzaklaşamadık 3 çocukla....................................
..........................bozcaadaya indiğimizde ne tarafa gideceğimizi de bilmiyoruz. yoldan dümdüz yukarı doğru yürüdük. sonra bir yol ayrımından sola saptık. sonra tekrar sola ve sonra bir daha sola sapınca geldiğimiz yere çıkmış olduk:) küçücük bir alanı tavaf ettik yani ve bu da 1 saatten fazla sürdü. sonra bir çay bahçesinde oturduk........................
.................ve özetin özeti olarak daha ayrıntılı gezmek için daha az sayıda çocukla ya da mümkünse çocuksuz olarak tekrar bozcaadaya gitmek istiyorum.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BİR TIK

Not: Pınar Hanım'a ve çocuklarıyla yolculuğa çıkacaklara bu yazıyı öneriyorum: Çocuklarla / Bebeklerle Yolculuk

ALACARTE


Bozcaada... Biz bu boz adaya aşık olduk, 2 senedir gidiyoruz ve gitmeye de devam edeceğiz sanırım. Tatil rotamızı Bozcaada'dan başlattık, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla 2 gün adada kaldık. 2 senedir adadaki adresimiz Panorama Otel. Sahipleri Handan ve Ayhan Ermiş çifti oteli evleri gibi görüyorlar ve bizleri de evlerine gelmiş misafirler gibi ağırlıyorlar. Otel 6 odalı bir butik otel,.................................
.............................Gelelim üzüm reçeline; Handan Hanım, zevkli olduğu kadar becerikli de, kahvaltıdaki reçelleri, kurabiyeleri kendisi yapıyor ve çok lezzetli şeyler ortaya çıkıyor. Geçen seneki ziyaretimizde üzüm reçelinin tarifini vermişti bana ve İstanbul'a döner dönmez yapmıştım, ilk seferinde deneme amaçlı az miktarda yaptığım reçeli, beğenilmesi üzerine üzümler bitmeden 3 kere daha yaptım. Kolajda görülenler ise, domates reçeli, ayva reçeli, karadut reçeli ve portakal reçeli,...........................

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN BİR TIK....

Bozcaada...